Tarihin en eski uygarlık merkezlerinden biri olan Mezopotamya, Dicle ile Fırat nehirleri çevresinde kalan bölgedir.İklimi, coğrafi şartları ve göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle bir çok medeniyete beşiklik etmiştir.
Diyarbakır ile Bağdat arasında kalan bölgeye “Yukarı Mezopotamya”, Bağdat-Basra arasında ka¬lan bölgeye ise “Aşağı Mezopotamya” adı verilir. Bu adlandırma nehirlerin akış yönüne göre yapılmıştır.
Bölgede kurulan en önemli uygarlıklar Sümerler, Akadlar, Babiller, Asurlar ve Elamlılardır.
Mezopotamya’da yüksek bir medeniyet kurulmasına rağmen günümüze kadar önemli eserleri ulaşamamıştır. Bunun nedeni, bölgede taş bulunmadığı için evlerin ve tapınakların kerpiçten yapılmasıdır.
Bölge yapısı itibarıyla müthiş verimli topraklara sahiptir. Günümüzde dahi bir çok otorite tarafından kontrol altına alınıp işletilmesi emeli mevcuttur. Bu bölge için çok kanlar akmış, çok ter dökülmüş çok mücadele verilmiştir.!!
a. Sümerler:
Son araştırmalara göre örf adet ve gelenekle¬rine, kullandıkları dil yapısına ve aletlere bakılarak, Orta Asya’dan göç etmiş oldukları tahmin edilmektedir. Birbirinden bağımsız bir çok küçük şehir devletçiklerinden oluşan bir uygarlık kurdular. En önemli şehirleri Ur, Uruk, Kiş, Lagaş olan Sümer devletçiklerinin başında “Patesi” denen krallar bu¬lunmaktaydı. Patesiler aynı zamanda rahiptiler.
Şehir devletleri arasında savaş eksik olmuyordu. Kuvvetli bir prens, yakınındaki diğer şehirlere de söz geçirerek bir krallık kuruyordu. Bazen de dıştan gelen bir tehlikeye karşı prensler birleşiyor ve içlerinden en kuvvetlisini kral seçiyorlardı.
Mezopotamya’daki ilk medeniyet olan Sümerler, aynı zamanda tarihte bilinen ilk yazıyı da kullanmışlardır. MÖ. 3000’lerde kullanılmaya başlanan yazı sayesinde kültür aktarımı daha kolaylaşmıştır.
Aşağı Mezopotamya’da bulunan Sümerlerin kralı Urgakina tarafından ilk yazılı kanunlar oluşturulmuştur (M.Ö. 2375). Bu kanunların cezalandırma yöntemi genel olarak “fidye” yani “bedel” sistemine dayalıydı.) Bataklıkları kurutarak tarım arazilerini oluşturmayı başarmışlardır.
Çok tanrılı dinlere inanan Sümerlerin kralları da rahip-kral olarak bilinirdi. En önemli tanrıları Enki, Enlil ve Anu’dur. öncelikle dini amaçlı yaptıkları “Ziggurat” denen tapınaklar aynı zamanda rasathane ve soğuk hava deposu olarak da kullanılmaktaydı. Zigguratlar kerpiçten yapıldıkları için günümüze kadar ulaşamamış ve genellikle coğrafi aşınmalar nedeniyle yok olmuşlardır.
Sümerlerde her erkek asker sayılmakla beraber, sistemli ve düzenli bir orduları olduğu söylenemez. Bu nedenle Mezopotamya’da ilk düzenli orduyu kuran Akatlar tarafından kolayca ortadan kaldırılmışlardır.
Bilimde de ilerlemiş olan Sümerler dört işlemi kullanmışlar, dairenin alanını hesaplamayı başarmışlardır. Edebiyat alanında günümüze kadar ulaşan en önemli eserleri Yaradılış, Tufan ve Gılgamış destanlarıdır.
Akatlar tarafından yıkılan Sümerlerin kültürleri Mezopotamya’da daha sonra kurulan tüm uygarlıklar tarafından devam ettirilmiştir.
b. Akadlar:
Arap yarımadasından gelen Sami kökenli Akatlar Orta Mezopotamya’ya yerleşip Sümerleri yıktılar.
Paralı ve devamlı orduları sayesinde kısa sürede Mezapotamya’nın tamamına hakim oldular. En geniş dönemlerinde Doğu Anadolu’ya kadar sınırlarını genişlettiler.
Başkenti Agade olan bu uygarlık, çok tanrılı bir inanışa sahipti. Kerpiç ve tuğladan yaptıkları Agade denen tapınaklar en önemli mimari eserleridir.Zafer anıtını diktiler.
Akadlar tarihte bilinen ilk büyük imparatorluğu. ilk düzenli ve sürekli orduları kurmuşlar,bunun sonucu olarak da Sümer uygarlığını geniş ölçüde Ön Asya’ya yaydılar.
c. Elam :
Elam, Güneydoğu Mezopotamya’ya verilen isimdir. M.Ö. IV. binlerden itibaren bu bölgede varlığını gösteren Elamlılar Mezopotamya medeniyetle¬ri içinde en sönük medeniyete sahiptirler.
Sümerler ve Akatlarla birçok defa savaşlar yapmışlar ve zaman zaman bu devletlerin boyunduruğunu kabul etmişlerdir.
Başkenti Sus olan Elamlılar, bilim ve teknikte ileri olmamalarına rağrnen güzel sanatlar ve süsle¬me alanında büyük gelişme göstermişlerdir.
Tarımla ilgilenmişler ve çok tanrılı dinlere inanmışlardır.
d. Babil Krallıkları:
Orta Mezopotamya’da kurulan Babiller I. ve II. Babil krallıkları olarak isimlendirilirler. M.Ö. 3000 lerde varlık göstermeye başladılar.
l. Babil krallarının en önemlisi olan Hammura¬bi, ilk anayasa olarak kabul edilen “Hammurabi Kanunları’nı” oluşturdu.Bu kanunlar, daha önce baş¬ka devletlerde uygulanan kanunların birleştirilmesiyle meydana getirilmişlerdir. Urgakina Kanunlarına göre daha sert cezalar vardır. Bazı suçlara kısas cezaları verilmiştir. I. Babil krallığı Hititlerin saldırısıyla yıkılmıştır (M.Ö. 1800).
II. Babil krallarının en önemlisi Nebukadnazar zamanında Babil Kulesi ve Asma bahçeleri yapıldı. İbranilerin kurduğu Yahudi Devleti yıkıldı. Zamanla zayıflayan II. Babilleri’de Persler ortadan kaldırdı.
e. Asur Krallığı:
Yukarı Mezopotamya’da bugünkü Güney Doğu Anadolu’da kurulmuştur. Toroslar ve Kapadokya’ya kadar yayılmışlardır. Batıda da İbranileri yurtlarından çıkarmışlar, Mısır’a kadar ulaşmışlardır. Değişik yerlerde birçok koloniler kurarak ticareti geliştirdiler.
M.Ö 2000 yıllarında Asurlular, Anadolu’da tica¬ret kolonileri kurarak hem ticareti geliştirmişler, hem de Anadolu’da yazılı devirleri başlatmışlardır. Kayseri yöresinde Kültepe’de Asurca birçok tablet bulunmuştur.
Mezopotamya’daki en geniş devleti kuran Asurlular kaya oymacılığında da ilerlemişlerdir. Nemrut dağındaki heykeller Asurlulara aittir. Hazırladıkları kanunları Hammurabi kanunlarından daha şiddetli cezalar içerirdi. Çok tanrılı dinlere inanmışlardır.
M.Ö. 7. yüzyılda Medler ve Babiller tarafından ortadan kaldırıldılar.
Kürşad Aslantaş