Eski bir devirde ingiliz, fransız ve türk arkadaşlar haremin camından içeriyi gözetlerken yakalanmışlar. olayı ögrenen padişah çok sinirlenerek hepsinin mesleğine göre ha-dım edilmesine karar vermiş. ingilize mesleğini sormuşlar; – “terziyim…” – “kesin makasla,” fransıza sormuşlar; – “oduncuyum…” – “kesin baltayla,” bu sırada türk gülmekten yarılıyormuş. merakla sormuşlar; – “ya neden gülüyorsun, biraz sonra hadım olacaksın…” -Türkte…..”ben dondurmacıyım, nasıl bitireceksiniz onu merak ediyorum.”KRAL ARTHUR FIKRASIKral Arthur haçlı seferine çıkmak üzeredir. Ancak kendisinden 20 yaş küçük Kraliçeyi ve 12 şövalyeyi geride bırakacağı için tedirgindir. Durumu, dostu ve aynı zamanda kılıç, kalkan ve diğer silahların imalatçısı yaşlı usta George’a açar.Garantili bir bekaret kemeri yapmasını ister!Usta “Majeste bana birkaç gün müsaade edin düşüneyim!” der.Aradan birkaç gün geçince usta Kralı atölyesine davet eder ve bir mankene giydirdiği “bekaret kemerini” gösterir. Kral çok! şaşırır. “Aman usta, bunun delik kısmı çok büyük değil mi!?” |“Majeste müsaade edin, göstereyim!” diyen usta, eline bir hıyar alarak delik kısmına sokar. O bölgeye monte edilmiş küçük bir sustalı giyotin, hıyarı hızla ikiye böler!?Kral Arthur, gönül rahatlığı içinde bekaret kemerini kraliçeye takar ve kilitleyip anahtarı cebinde sefere çıkar!Üç yıl sonra döndüğünde 12 şövalyeyi yuvarlak masa etrafına toplar ve “Pantolon ve donlarınızı aşağıya indirin!?” der.11 şövalyenin qenis veya o bölgesinde çeşitli hasarlar(!) vardır!.Sadece Sir Galahad’da bir şey yoktur!Bunun üzerine Kral “Biliyordum, sana sonuna kadar güveneceğimi ve benim sadık dostum olduğunu biliyordum Sir Galahad! Lütfen, ne istersen söyle! İstediğin her şeyi sana vereceğim!” der bu yakın ve sadık dostuna!Sir Galahad ağzını açar ama dili olmadığı için konuşamaz ve sadece “ Bab’a!, ba!baba!ba!.” şeklindeki garip sesler çıkartır!?KAMYON TAMİR EDİYORMUŞ FIKRASIBir delikanlı, kız arkadaşıyla birlikte öpüşüp koklaşmak için müsait bir yer ararken yol kenarında durmakta olan boş bir kamyon görüp, onun altına girerler. “Al takke-ver külah” derken, bir süre sonra delikanlının omuzuna bir el dokunur.Delikanlı dönüp baktığında karşısında polisi görür.Polis: “Ne yapıyorsunuz bakayım siz burada?”Delikanlı ilk şaşkınlıkla: “Hiïiç, kamyonu tamir ediyorduk!”Polis: “Bak oğlum, bana söylediğin bu cümle ile 3 hata birden yaptın!”Delikanlı, biraz mahcup ne hatası yaptığını sorar!Polis sırayla anlatır:“Birincisi; kamyon tamir ederken, senin gibi yüzüstü değil sırtüstü yatılır!İkincisi; Tamirci, çalışırken sizin gibi alt tarafını değil, gömleğini çıkartır!Üçüncüsü de; oğlum, kamyon gideli yarım saat oluyor!?”Türk Fıkralarının ÖnemiTürk fıkraları, kültürümüzün vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu kısa ve mizahi hikayeler, sadece güldürmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal değerlerimizi, geleneklerimizi ve yaşam tarzımızı da yansıtır. Nasreddin Hoca, Bektaşi ve Karadeniz fıkraları gibi örnekler, nesilden nesile aktarılan bu zengin mirasın en bilinen temsilcileridir.Fıkralar, toplumun farklı kesimlerini bir araya getirir ve ortak bir gülme kültürü oluşturur. Aynı zamanda, eleştirel düşünmeyi teşvik eder ve toplumsal olaylara mizahi bir bakış açısıyla yaklaşmamızı sağlar. Bu yönüyle, fıkralar hem eğlendirici hem de eğitici bir rol üstlenir.Türk fıkralarının bir diğer önemli özelliği ise, dilin ve anlatımın gücünü kullanarak, karmaşık konuları basit ve anlaşılır bir şekilde sunabilmesidir. Bu sayede, fıkralar, çocuklardan yetişkinlere kadar geniş bir kitleye hitap eder.Sonuç olarak, Türk fıkraları, kültürel mirasımızın önemli bir parçasıdır ve toplumsal bağlarımızı güçlendiren, bizi güldürürken düşündüren değerli hikayelerdir.