Kapıyı açtı ve karısına sürpriz gerçekleştirmek amacıyla, sessizce, içeri girdi ki, hayatının sürpriziyle karşılaştı..Kuşların Onu türbansız görmesinin iffetine halel getireceğini düşünen eşi, yataklarında, aşığının koynundaydı.Adamın, gördüğü hal karşısında, resmen dili tutuldu.Eşi (!) ile aşığına hissettirmeden, gereksinim duyabileceği, birkaç parça eşyayı alıp evden çıktı ve yaşadığı kenti terk etti..Uzun bir yolculuktan sonra kendisini, kalabalık, bir halk topluluğu içersinde buldu.Herkes şaşkındı ve anlaşılmaz bir uğultu vardı.Adam birine yaklaştı ve kalabalığın unsurunu sordu?Kalabalığın nedeni; kraliyet hazinesi çalınmış ve fail bulunamamıştı.Kral, sarayının önüne, halkı toplamış ve fail bulununcaya kadar her bireyin sarayın önünde kalmasını emretmişti.Kalabalıkta adamın ilgisini, ayak parmakları üstünde yürüyen biri çekti.Yanında bulunanlara, bu ayak parmakları üstünde yürüyen, adamın kim olduğunu sordu.O’na, bu adamın, kraliyetin din adamı olduğunu, ayağını tam basarsa, istemeyerek karınca ezebileceği korkusuyla, ayak parmakları üstünde yürüdüğünü söylediler. Adam heyecanla;– Tanrı’ım hırsızı buldum, beni krala götürün! dedi.Adamı krala götürdüler ve adam krala;– Hazineyi çalan hırsız; kraliyetin din adamı.O değilse benim başımı kesin! dedi.Kraliyetin din adamını getirdiler.Kısa bir sorgudan sonra, karınca ezmemek amacıyla parmakları üstünde yürüyen, din adamı hazineyi çaldığını itiraf etti.Ancak kralın kafasında bir soru kalmıştı.Hazineyi çalanın din adamı olduğunu söyleyen, daha evvelce hiç görmediği bu kişiye dönerek;– Din adamımın hazineyi çaldığını nereden bildin? diye sordu. Adam;– Ey kral! diye başladı konuşmasına.Sevap kazanmak iddiasıyla, davranışlarında Tanrı korkusunu abartanlar, abartılarını diğer suçlarını örtmek amacıyla yaparlar!Güncel yaşamlarında kameralar önünde Tanrı korkusu pazarlayıp, perde arkasından Hakk’a ve halka ihanet edenlere, saygıyla (!)..Libya Halk Edebiyatından..