” annene bir hediye alacaktım babana annenin bedenini sordum canim dedi, ama yüzü kıpkırmızı olmuştu, telefonu istesem vermezdi biliyorum, kısa Bi süre sonra eşime, benim midem kötü soda alıp geleyim dedim, atladım arabaya ailemin evine gittim beni görünce şaşırdılar, ” sorun yok buralarda Bi arkadaşın isyerine ugrayacaktim telefonumu evde unutmuşum salihayi arayim haber vereyim dedim tekli koltuğun kenarında duran babamın telefonunu aldım elime mesajları açtım en son gelen eşimin mesajıydı..
Babamın telefonunu elime aldım, mesajlar açıktı. Kalbim hızla çarpıyordu, nefesim daralmıştı. En son gelen mesaj eşimdendi: “Anneye hediye almak istiyorum. Bedenini öğrenmem lazım. Lütfen yardım et.”
Bir an nefesimi tuttum. Eşimin söyledikleri doğruydu, ama neden bu kadar endişeliydi? Neden bana doğruyu söylerken yüzü kızarmıştı? İçimdeki şüphe büyüyordu. Kendimi kontrol etmeye çalışarak telefonu yerine bıraktım.
Ailemden kısa bir sohbetle ayrıldım, ama içimde fırtınalar kopuyordu. Eve dönerken düşünceler kafamda dönüp duruyordu: “Eşim gerçekten dürüst müydü, yoksa bir şeyleri mi saklıyordu? Babamla olan bu mesajlaşma neden bu kadar gizemli hale gelmişti?”
Eve vardığımda, eşim hâlâ kanepede oturuyordu. İçeri girdim ve ona doğru baktım. Gözlerindeki gerginliği gördüm. Onunla konuşmam gerektiğini anladım ama nasıl başlayacağımı bilemiyordum.
“Telefonu sana geri verdim, ama aklımdaki sorular hâlâ duruyor,” diye düşündüm içimden.