..içeri daldılar, yüzlerinde öfke ve tehditler vardı. “Ne yapmaya çalışıyorsun?” diye bağırdılar. Kalbim hızlıca çarpıyordu ama ben cesaretimi toplayıp onlara karşı durdum.“Ben haksızlık yapmıyorum,” dedim, sesimi sabit tutarak. “Baba, bu kararı vermişken ben onu sorgulayamam. Kız evlatları olarak biz de hakkımızı istiyoruz.”Abilerim öfkeyle yaklaşırken, korkum daha da arttı. Ancak içimdeki kararlılık onlardan daha güçlüydü. “Siz bana zarar veremezsiniz,” dedim. “Bu benim mirasım ve ben onu vermeyeceğim. Hepimiz evlat değil miyiz?”Onların yüzündeki ifade değişti ama bu sefer tehditlerini sürdürdüler. “Bunu bize ödetirsin,” dediler. “Senin için ne yapabileceğimizi biliyoruz.”Korkuyordum ama yavaş yavaş, onların tehditlerinin beni korkutamayacağını fark ettim. “Siz benim ailem olabilirsiniz ama ben haksızlığa göz yummayacağım,” dedim. “Bu durumu yasal yollara taşıyabilirim.”Kapıda durup birbirlerine baktılar, sonra geri adım attılar. “Bunu yapma, senin için daha kötü olur,” dediler ama ben onları dinlemedim. “Bütün bunlar ailemizin onurunu zedeliyor. Biz birlikte olmalıyız, birbirimizi desteklemeliyiz.”İçimden bir ses, bunu doğru yaptığımı söylüyordu. Hakkımı korumak, sadece benim için değil, tüm kız kardeşlerim için de önemliydi. Bu süreçte ne olacağını bilemiyordum, ama bir şey kesindi: Ben pes etmeyecektim.Sonrasında, abilerimle daha fazla iletişim kurmadım. Eşime olan güvenim ve çocuklarım için doğru olanı yapma kararlılığım, beni ileri taşıyordu. Kendi başıma bu mücadeleyi verecek olsam da, yalnız değildim.Hakkımı savunmak için gereken tüm adımları atmaya karar verdim. Belki yasal yollara başvurmak zorunda kalacaktım, ama bunu yaparken bile kendimi güçlü hissettim. Ailem ve geçmişim için bu savaşı vermek zorundaydım.