Ben tır şoförüyüm. Mesleğim gereği uzun yollar, günlerce vakitn seferler benim amacıyla bir rutin durumuna geldi. Evliyim ve üç çocuğumuz var. Eşim, evin düzenini sağlamakta her vakit en büyük destekçimdir. O olmadan bu hayatın üstesinden gelmem zor olurdu. Çocuklarla ilgilenmekten, evin bütün işlerini çekip çevirmekten hiçbir vakit şikayet etmez. Eşimin desteği, benim uzun yollarda huzur içersinde işimi yapmamı sağlar.
Her seferden önce, çocuklarla vedalaşır, eşime sıkı sıkıya sarılırım. “Dikkat et kendine,” der her seferinde, “biz seni bekliyor olacağız.” O an, ne kadar talihli olduğumu bir kez daha hissederim. Yola çıktığımda ise aklımın bir köşesinde hep onlar olur. Uzun yollar, bazı durumlarda zorlu hava koşulları, bazı durumlarda de beklenmedik engellerle dolu olabilir. Fakat onların güvenliği ve mutluluğu, her vakit birinci önceliğimdir.
Yolculuklarım sırasında, bazı durumlarda kilometrelerce yalnız kalırım. Radyo dinlerim, bir yandan yolları izlerim. Arada sırada eşimle telefonlaşırız, çocukların neler yaptığını, evde neler olup bittiğini anlatır. Bu sohbetler, yorgunluğumu alır, bana enerji verir.
Yine bir gün uzun bir seferdeydim. Saatlerce direksiyon başında kaldıktan sonra, bir dinlenme tesisine yanaştım. Arabamı park ettim, bir fincan kahve aldım ve telefonumu çıkardım. Eşimden gelen bir mesaj vardı: “Çocuklar seni çok özledi, biz de. Güvenle dön olur mu?” O mesajı okuyunca içimde bir sıcaklık hissettim. Evet, uzun yollar, yorucu günler vardı ama eve döndüğümde beni bekleyen bir ailem vardı. Ve bu, her şeye değerdi.