-“Buda kız olursa ananın evine” dedi. Hemşire konuşmaya şahit oldu. Doğum gerçekleşti, hemşire bana öyle bir şey dedi ki.. Elim ayağım birbirine dolandı! Hayatımız ondan sonra daha da sıkıntıya girmeye başladı.. En büyük kızımız büyüdü ve o gün hayatımda hiç istemediğim en kötü günlerden biri oldu.. Kelimeler bunu anlatmaya yetmezdi.. Hiç utanmadan eşim bana gelip bütün niyetini söyledi.. En büyük kızımız 15 yaşına gelmişti ve öyle bir şey söyledi ki.. Hayatımız karardı..Tam 5 kızım var. Eşim bunu çok dert etti. 6. hamileliğimde doğum anı geldi yüzüme baktı sert ifadeyle “Buda kız olursa ananın evine” dedi… Çok istemelerine rağmen erkek çocukları olmamıştı. Altıncı çocuğa hamile kalan kadın bu sefer ki erkek olsun diye dua ediyordu. Bu dua sonucunda…neler oldu neler Kocası bu konuda çok baskı yapıyordu kadına. Yedi kız babası olması köyde alay konusu olan adam köy ahalisinin dilinden kurtulmak için erkek çocuğa sahip olmak istiyordu. .Adam evden ayrıldıktan kısa bir süre sonra kadının doğum sancısı başlamıştı. Köyün ebesini çağırdılar. Haber alır almaz hemen gelen ebe doğuma başladı. Ve mutlu haberi verdi “Gözünüz aydın kız” dedi. Babası kundağa bakınca ne yapacağını şaşırıp.. KUNDAĞA BAKINCA Ş-ŞIRDI Gene mi kız dedi. Adam yüzünü buruşturdu. Çocuğu ebeye verip odadan çıktı gitti. Kadının yanına koydu bebeği ebe. Kocam ne dedi dedi. Ebe bir şey diyemedi başını önüne eğdi ve çıkıp gitti. Sonra hastaneden çıktı kadın evine gitti. Adamın eve gidesi gelmiyordu bir türlü. Ne büyük hayaller kurmuştu, oğlu olacaktı ve ben bir erkek babasıyım diyecekti. Ne zaman sonra eve gitti. Büyük kızı babasını sofraya çağırdı ama gelmek istemedi. Ananın yüzünü görmek istemiyorum, bana gene kız verdi dedi. Büyük kız kendinde bir kız çocuğu olduğu için üzüldü. Gel zaman git zaman. Küçük kız büyüdü. Genç yaşa geldi. 15’li yaşlardaydı. Babası, akşam süslen püslen hazırlan dedi. Neden baba dedi, seni istemeye gelecekler dedi. Kız ağlamaya başladı baba ben evlenmek istemiyorum okuyup doktor olacağım dedi. Babası; kız çocuğunun okulda işi yok, hazırlan dedim sana dedi. Sonra annesi geldi . Kız dışarı çıktı. Ne oluyor bey dedi. Kızı vereceğim, bende bir onlardan bir kadın alacağım bana erkek çocuk verecek dedi. Kadın dedi ki. O kız okuyacak, sen kimi alırsan al, ben herşeye katlanırım ama çocuğumu bu yaşta senin zevkin uğruna kimseye verememe dedi. Ayak diredi. Kadın bir to-kat yedi. Ama buna aldırış etmedi. Asla izin vermedi. Adam kadınla evlendi. Ama o kadından bir çocuğu olmadı. Kızı okudu ve doktor oldu. Babası hasta oldu, hiçbir çocuğu onun yüzüne bakmıyordu. Babasının hastaneye yatması gerekiyordu. Kızının görev yaptığı hastaneye yatırıldı. Gitti babasının durumuna üzüldü. Onun tedavisi ile ilgilendi. Babası mahcubiyetinden kızına kızım bile diyemiyor, sadece gizli gizli ağlıyordu. Babası yaptığı hatanın farkındaydı. Ama Allah’ın kız veya erkek vermesine karışmış büyük bir imtihan yaşamıştı. İstemediği kızının ellerine düşmüş, onun tedavisi sonucu hayatta kalabiliyordu. Dünya hayatı böyle işte. Kim ne ederse onun büyük bir imtihanı oluyor. Bu beni istemedi bizi terk etti demedi. Yine de babasının tedavisi ile büyük bir şefkatle ilgilendi. Kızlarının annesi ise, hiç kimse ile evlenmedi. Sadece çocukları ile ilgilendi. Onların kimseye muhtaç olmaması için çalıştı çabaladı kimini okuttu, kimini evlendirdi. Kazanan kim oldu sizce!Köyde Yaşayan Mutsuz Kadın: Elif’in Hikayesi
Elif, küçük bir Anadolu köyünde doğup büyümüştü. Çocukluğundan beri köy hayatının zorluklarıyla mücadele etmiş, ancak hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olamamıştı. Genç yaşta evlendirilen Elif, kocasının ilgisizliği ve köydeki monoton yaşam nedeniyle içten içe mutsuzdu.Her sabah gün doğmadan uyanır, tarlada çalışmak için hazırlık yapardı. Gün boyu süren ağır işlerin ardından eve döner, çocuklarına ve ev işlerine koştururdu. Ancak bu yoğun tempo, Elif’in içindeki boşluğu doldurmaya yetmiyordu.Elif’in mutsuzluğunun temelinde, hayallerinin peşinden gidememek yatıyordu. Gençliğinde öğretmen olmayı hayal etmiş, ancak ailesinin maddi durumu ve köydeki gelenekler nedeniyle bu hayalini gerçekleştirememişti. Her gün tarlada çalışırken, aklında hep kaçırdığı fırsatlar ve gerçekleştiremediği hayaller vardı.Bir gün köye yeni bir öğretmen atandı. Bu öğretmen, Elif’in çocuklarına ders verirken onun da dikkatini çekti. Öğretmen, Elif’in içindeki öğrenme aşkını fark etti ve ona okuma yazma öğretmeye başladı. Elif, her gün biraz daha öğreniyor, içindeki umut ışığı yeniden yanıyordu.Elif, okuma yazma öğrendikçe kendine olan güveni arttı. Köydeki diğer kadınlara da okuma yazma öğretmeye başladı. Bu süreçte, kendi hayatını değiştirebileceğini fark etti. Artık sadece bir köylü kadın değil, aynı zamanda bir öğretmendi. Elif’in hayatı, küçük adımlarla da olsa değişmeye başlamıştı.