DOLAR
34,5742
EURO
36,2998
ALTIN
2.993,27
BIST
9.359,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
18°C
İstanbul
18°C
Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
9°C
Salı Parçalı Bulutlu
12°C

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Kadının biri bakkala tereyağı satıyordu


Kocası olmayan ihtiyar bayan, tereyağı yapıp bakkala günlük olarak satıyordu.
Ancak bakkal tereyağını hiç tartmıyordu.
Bir gün aklına bir kuşku düştü ve bayanın getirdiği yağı tartmaya karar verdi.
1 kg olarak olarak aldığını sandığı tereyağın gerçekten 900 gram olduğunu görünce çok sinirlendi. Ve ertesi gün bayan dükkana gelince bakkal, “Bir daha senden tereyağı almayacağım.” dedi.
Yaşlı bayan üzülerek, “Efendim bir yanlışım mı oldu?” diye sordu.
Bakkal,”Senin bana verdiğin yağ 900 gram geldi ayıp değil mi bu yaptığın?” dedi.
Bunun üstüne bayan şu şekilde yanıt verdi; “Efendim benim terazim yok, daha evvelce sizden 1 kilo şeker almıştım onu tartı olarak kullanıyorum.” dedi.
Tabi bakkal utancından ne gerçekletireceğini şaşırdı.
Böyledir işte dünya, ne ekersen onu biçersin. Kime ne verirsen onu alırsın.Deniz, 8 yaşında, teknolojiye ve uzaya meraklı bir çocuktu. Bilgisayar oyunları oynamayı, yeni icatlar hakkında okumayı ve her gece gökyüzüne bakıp yıldızları saymayı çok severdi. Deniz’in en büyük hayali, bir gün uzaya gitmek ve gezegenleri kendi gözleriyle görmekti. Ancak ailesi ona sürekli, “Bu kadar teknolojiyle haşır neşir olma; biraz dışarı çıkıp doğanın tadını çıkar,” diyordu.
Bir gün, okuldan dönerken yolda hiç görmediği tuhaf bir nesne buldu. Parlak mavi bir ışık saçan, metalik bir küreydi. Küçük bir sesle titriyordu ve üzerinde ince çizgilerle “LUNA” yazıyordu. Deniz, bu nesneyi eline aldı ve merakla incelemeye başladı. Tam o sırada, kürenin içinden zarif bir ışık yayıldı ve küçük bir peri belirdi. Parlak, mavi kanatları ve teknoloji temalı bir kıyafeti vardı; oldukça modern görünüyordu.
“Merhaba Deniz!” dedi peri nazik bir sesle. “Ben Luna, Teknoloji Perisi. Seni izliyordum ve seninle tanışmak istedim.”
Deniz şaşırmıştı. “Bir peri… hem de teknoloji perisi mi?” diye sordu heyecanla.
Luna gülümsedi. “Evet! Ben farklı türde bir periyim. Teknolojiyi ve bilimi çocuklara öğretmeyi seviyorum. Ancak doğayı unutmamak gerektiğini hatırlatmayı da unutmuyorum. Seninle özel bir görev paylaşmak istiyorum.”
Deniz’in gözleri parladı. “Görev mi? Ne görevi?” diye sordu.
Luna, küçük ellerini çırptı ve elinde parlayan bir ekran belirdi. Ekranda, çeşitli gezegenlerin ve yıldızların görüntüleri sıralanıyordu. “Bir süredir, yıldızların arasındaki enerji dengesinin bozulduğunu fark ettik. Bir tür enerji kaçağı var ve bunu yalnızca doğayla ve teknolojiyle uyumlu bir şekilde çözebiliriz. Eğer bu denge sağlanmazsa, yıldızlar sönmeye başlayabilir ve evren karanlığa gömülebilir,” dedi.

error: Content is protected !!